Anneannem'e
Misha
Nisan 11, 2022
0 Comments
Tanıdığım ya da tanımadığım herhangi biri bana,
"Hey bu hayattaki en büyük pişmanlığın ne?" diye sorsaydı sanırım ona tek bir cevap verirdim; Anneannemi yalnız bırakmak.
Evet biliyorum biraz klasik geliyor belki de "Ne alaka be?" diyor olabilirsin ama gerçek bu. Şimdilerde bile ne zaman aklıma gelse bu durum acı çekmeme neden oluyor.
Her insanın bu hayatta bir ya da birden çok pişmanlığı olur. Bazı pişmanlıkların geri dönüşü olurken bazılarının olmaz hatta belki bu durum için geç bile kalınmış olabilir. Böyle bir durumda için içini yer. Kafanda sadece keşkelerden ibaret bir dünya yaratır ve geçmişe dönmek için her şeyini feda edebilecek bir hale gelirsin. Ben de aslında geç kalanlardan biriyim. Tam olarak geç de sayılmaz fakat istesem de düzeltemeyeceğim durumlar bunu her geçen gün daha da geç kılıyor.
Bilmiyorum anlatmaya nereden başlasam.. Sanırım ilk başından.
Öncelikle size biraz anneannemi tanıtmak istiyorum.
Kısa boylu, kısa siyah saçlı, hafif tombul, biraz da rüküş bir kadın. Ha evet bir de apartmanı inleten sesini de unutmayalım. Genelde bu ses, anneannem çok sinirlenince çıkardı. Evinde çok sık oynadığım, zamanında hacca gittiğinde getirdiği gümüş fincan takımı vardı. Ben de oynayama dayanamaz evimize götürmek isterdim. Hemen kızardı. Kızar dediysem de öyle uzun sürmezdi çünkü hemen ağlardım o da kıyamaz ve götürmeme izin verirdi. Bu yüzden anneannemin hemen hemen her dekor eşyası diye sergilediği eşyaları evimizde bulabilirdiniz. Neyse işte, Anneannemin 3 çocuğu var. Biri dayım, biri teyzem, diğeri de annem. Dayım ve teyzem evlendi ve şehir dışına taşındılar. Geriye tek annem kaldı ve anneannem de ona tutundu. Çünkü zaman geçtikçe, gerek yoğunluktan olsun gerek farklı nedenlerden, dayım ve teyzemin bizimle iletişimi kesildi. Anneannem de yalnızlıktan nefret eden biri. Bunun nedeni de dedemi erkenden bir kalp krizi uğruna kaybetmiş olması. *
Çocukluğumdan aklımda kalan ufak ufak anılar var.
Aslında belki de annemle daha çok zaman geçirip, onunla daha çok anı biriktireceğime ben tüm anılarımı anneannemle biriktirmiştim.
Annem hastanede çalıştığı ve her geldiğinde inanılmaz yorgun olduğu için genellikle beni okula götürme, okuldan alma, ilgilenme vs. işler hep anneannemde olurdu. Annemden annelik görevini almıştı. O yüzden aramızda çok daha farklı bir bağ vardı.
Mesela anneannem, babamı sevmezdi. Zamanında babam hakkında iyi konuşurken sonralarında gerçekten onu hiç sevmediği hakkında konuşur beni de gaza getirmeye çalışırdı. İşin tuhaf tarafı babamdan duyduğum kadarıyla, annemle evli oldukları dönem babamla araları anne-oğul gibiymiş. Tabii benim anneannem işine geldiği zaman istediği insanla iyi, işine gelmediğinde kötü olan biri bunu unutmuş sonrasında da anneannem, annemin yeni eşinin bana karşı davranışlarını görünce babamı kaybettiğine baya pişman oldu orası ayrı konu.
Yani evet hayatımın en önemli insanı olabilir anneannem fakat bazı garip tavırları yüzünden çevresi tarafından çok sevilen biriyken bir anda dışlanmaya başladı. Özellikle kendi kardeşleri tarafından.
Anneannem 6 kardeş ve bunların hepsi kız ve üzücüdür ki sadece biri hayatta. Anneannem henüz ayaktayken daha önce senelerce baktığı yaptığı, bizim "alamancı" dediğimiz kardeşini kaybetmişti. Bu da yıktı tabii. Son zamanlarda da anneannem tarafından yaşanılan olaylar aile içine düşünce zaten araya soğukluk girmişti fakat kardeş işte.
Anneannem yatağa düştüğü süre boyunca çoğu kardeşini kaybetti fakat biz bunları henüz ona söyleyemedik. İşin üzücü tarafı bize hala onları soruyor. Yalan söylemek zorunda kalıyoruz.
Şu an hayatta olan kardeşi de onun yanında değil, üniversitede akademisyenlik yapan kızının yanında yaşıyor. Anneannemle de görüntülü konuşuyorlar ve biliyor musun sana garip bir şey söyleyeyim.
Anneannemle dedem tanıştığında, anneannemin kardeşi yani bu hayatta olan kardeşi, dedemin erkek kardeşini beğenmiş. Dedemin kardeşi de onu beğenmiş. E hal böyle olunca onları da evlendirmişler. Dedemin soyu da mavi gözlü olunca hemen kaçırmamışlar çakalllarrrr..:)
Şimdi gelelim anneannemin herkesi ondan uzaklaştıran olaylarına.
Şimdi garip gelmesin de bu huy annemde de var. Sanırım tüm aileye geçen bir şey. Aşırı flörtöz!!!
Dedemden sonra yanlız kalınca bir de kızıyla tek yaşayınca ister istemez biraz ilgi istedi canı ama sorun şuydu; yanlış kişilerden ilgi bekledi. Hepsi ya para peşindeydi ya da sırf oyalanmak için.
Para içinden kastım, dedemin bir diş doktoru olması. Zamanında evet iyi kazanamıyordu belki de ama bir yerde birikimi vardı ve bu birikimle işleri ilerletip muayenehane açmıştı. İyi kazanıyor, ailesine de güzel bakıyordu. Hatta anneannem için bir apartmanın dairesini satın aldı. Kimsenin eline düşmesin, o öldükten sonra da alacağı para ile rahatça yaşasın diye.
Anneannem de ekstra bakıcılık gibi işlerde de çalışınca o da birikime birikim ekledi. Doğal olarak gözler ona çevrildi. Erkeklerin odağı sadece bu oldu.
Tamirciden hoşlanıyordu, ona yardım edenden hoşlanıyordu yani anlayacağın gerçekten ilgiye açtı ama yaptığı da saçmaydı. Bazılarını çocuklarıyla tanıştırdı sonra. Annem yine sesini çıkartmazdı da dayım aşırı sinirlenirdi. Anneannemin telefonundan o kişileri engellerdi ama sonra anneannem ne yapar eder bir yolunu bulur tekrar herkesle iletişime geçerdi.
Mesela diyorum ya çocukluğum anneannemle geçti diye. Ben anneannemin hayatına aldığı herkesle tanıştım. Yeri geldi beraber aynı masaya oturduk. Yeri geldi onlarda kaldım. Yani garip garip saçma sapan işlerine anneannem beni de alet ederdi. Sonra da hiçbiri olmamış gibi beni tembihler, anneme söylememi engellerdi.
Şöyle söyleyeyim tüm bunlar olup biterken anneannem 50'li yaşlardaydı ama çok dinç bir kadındı. Bu yüzden herkese ve her ortama ayak uydururdu. Yeni tanıştığı birine hemen güvenirdi. Bu tüm flörtlerinde de böyle oldu. Ama annem, anneannem gibi değildi. O bu konularda daha tedbirliydi. Sonradan o da bozuldu. O konuya da geleceğiz.
Annem ve ben anneannemin bazı takıldığı kişilerle tanışmıştık. Bazıları da sadece arkadaşlarıydı. Aralarında tek tük iyi insanlar çıkmıştı. Onlar da vefat edeli çok oluyor zaten.
Şimdi kafasını dağıtması açısından her şey tamamdı fakat işler, o tanıştığı tiplerden birinde koptu. Anneannemin şuan ki duruma düşmesinin nedeni de yine aynı kişi. Umarım o da ölmüştür.
Şey hatırlıyorum, yine böyle ilkokul 5. sınıftayım okul bitmiş eve gelmişim güzel güzel yemek yiyorum. Kapı çaldı. Başta annem sandım gittim açtım. Yine o takıldığı adamlardan biri gelmişti. Hemen yüzüm bi değişti tabii. Hemen o kimsenin giremediği misafir odasına soktu adamı. Uyuz oldum beni de almıyor oraya. Annem gelsin diye bekliyorum. O gelene kadar da dayanamadım sonra tıkladım kapıyı "anneanne baksana" diye. Açtı kapıyı hemen aradan odaya süzüldüm.
"sıkıldım burada oturucam." dedim. Hemeen yerleştim koltuğa. Ama adamı gör. Mal gibi bana bakıyor. Oh dedim iyi yapmışım. (Burada şeytani bir gülüşle ekrana bakıyorum.)
Anneannem baktı beni kovamıyor bende hemen atladım; "ya amca senin evin yok mu?"
sanki küfrettik anasına. Pis pis baktılar suratıma. He onu deme nedenim de şuydu, adamın hastanede yatan bir eşi var ve baya ciddi hastalığı. Bu yüzden de arada gidiyor kadının yanına. Bizde ne işi var demeye getiriyorum yani. Git lan karına.
Dışarıdan bakınca durumumuz çok komik duruyor ama yaşandığı zaman hiç öyle değildi resmen erken olgunlaşma nedenimdir anneannem.
Sonra işte ben çenemi tutamadım adam da cevap alamayınca tekrar sordum,
"Senin karın yok mu gitsene ona"
Anneannem tuttu kaldırdı beni kolumdan çıkardı odadan. Aslında gayet normal bir soruydu dimi?
Sonra bu adam dayanamadı geldi kapının önüne "ne dedin sen?" diye üstüme yürümeye başladı.
İşlerin bu boyuta geleceğini düşünmeyi bırak, 50 yaşını geçmiş adamın daha küçük bir çocuğun üzerine böyle bir sinirle yürüyeceği asla aklıma gelmezdi. Zaten ufak tefek bir şeyim koridor boyunca ben geri geri yürüyorum o bana geliyor. Peki o sırada anneannem ne yapıyor? HİÇBİR ŞEY.
Sonradan bana dediği de, "şakasına yaptı" oldu. He aynen kesin.
Koridor sonunda da ranzalı bir oda var, orası benim odam oldu sonraki zamanlarda. Kendimi oraya attım. Beni de köşeye sıkıştırınca ben yine çenemi açtım.
"Karın varmış neden anneannemlesin?"
Bir anda yanağıma tokat atmasın mı? Şlank diye bir sesle anneannem koştur koştur yanımıza geldi. Ben tabii bir elim yanağımda bir elim anneannemde, gözlerimde yaşlarla bakıyorum. Hemen çıktım odadan koşturuyorum dış kapıya doğru. Amacım annem gelene kadar karşı komşumuzda kalmak. Ama ben çıkmaya fırsat bulamadan zilin çalması ve annemi görmemle hemen anneme yapıştım.
Beni çıkardı dışarıya olayları anlattım tek tek. Kızdı etti falan ama adamın yanında da gelip "kızıma böyle yapmışsın" diyemedi.
Belki o an için gerek görmemiş olabilirdi fakat sonraki zamanlarda da her dayak yediğimde annem susmayı tercih etti. Ve bana bunu yapan kocasıydı.
Neyse bu konuda yeterince sinirliyim. Devam!!
Bu yaşadığım bilmem kaçıncı bardağı taşıran olaydı.
Annemin evlenmesi ile anneannem herkesle konuşmayı kesti sonra. Bu olayların da herkese duyurulması uzun sürmedi. Kardeşleri hemen rest çekti. Bir süre anneannemi eve de almadılar kendi başına kaldı.
Bizim taşınmamızla da kendini kaybetti zaten. Tanıdık tanımadık insanlardan garip garip aramalar almaya başladık. Bir baktık anneannem kendini dışarıya atmış herkese bizi araması için numara dağıtıyor. Üvey babam da bu durumdan cinnet geçirip anneannemi sildi. Bize gelmesini yasakladı.
Olaylar da zaten buradan sonra başladı.
Bunu da başka bir yazıda anlatacağım çünkü şu an saat 04.44 ve benim öğlen Sinema Kurgusu Vizem var..:) Çalıştım mı? NÖ!
Çünkü gece gece aklıma anneannem geldi ve bu özel blogda onu da kaleme alayım dedim. Onunla daha size anlatmam gereken bir sürüüü anımız var.
Hepsine sıra gelecek! Bana sınav öncesi şans dilemeyi unutma!
Ama ondan önce, Anneannem henüz bitmedi seni anlatmaya yeni başladım ve unutma ki seni çok seviyorum beraber daha nice güzel yıllara..Görmeni istediğim çok şey var ♥
Ps: Yazıyı, En sevdiğim grup olan "The 1975" şarkısı "Nana" ile yazdım.
(Buraya da koyuyorum.)
Grubun solisti ve benim aşık olduğum adam, Matty Healy, bunu ölen anneannesi için yazmış.
Dinlemenizi ve Türkçeye çevrilmiş bir şekilde aratıp okumanızı çok isterim. Gerçekten mükemmel bir şarkı.